Bahçeli: İsrail terör devletine karşı ortak bir direniş hattı kurulmalıdır
GENELMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İsrail'in İran ve Gazze'ye yönelik saldırılarına ilişkin, "Birleşmiş Milletler (BM) derhal kuvvet kullanmalı, suçlular tarih ve adalet önünde cezalandırılmalıdır. Vakit kaybetmeksizin İsrail terör devletine karşı ortak bir direniş hattı kurulmalıdır. Birleşmiş Milletler operasyonel askeri gücünü sahaya sürmelidir. Bunu bölge ve dünya barışı için acilen yapmalıdır" dedi.
MHP lideri Bahçeli, şubat ayında geçirdiği ameliyatın ardından ara verilen grup toplantılarına bugün devam etti. Yaklaşık 5 ay sonra kürsüye çıkan Bahçeli, zorunlu hallerden dolayı grup toplantılarına bir süreliğine ara verdiklerini hatırlatarak, "Hamdolsun bugün yeniden bir aradayız. Kavuşmanın tarifsiz duygularıyla dolup taşıyoruz. Ne mutlu bizlere ne mutlu aziz Türk milletine, işte ayaktayız, işte buradayız, 28 Ocak 2025 tarihinden sonra gerçekleştirdiğimiz ilk grup toplantımızla kaldığımız yerden yolumuza coşkuyla devam ediyoruz" dedi.
'AMACIMIZ, SÜPER GÜÇ TÜRKİYE'
Bahçeli, "Biz Milliyetçi Hareket Partisi'yiz, biz Türkiye'yiz, biz Türk milletiyiz. Kapalı devre siyasetin sınırlarını aşmak, çevrim içi söylemlerin alanını genele yaymak istiyoruz. Kapımızı örtüp, perdelerimizi indiremeyiz. Başkasının yangınıyla kendi evimizi ısıtamayız. Göze batmaktan ziyade gönülde kalmanın arayışındayız. Huzurlu Türkiye'nin ardındayız. Süper güç Türkiye'nin amacındayız. 'Türkiye Yüzyılı'nı inşa ve ihya etmenin arzusundayız. Milli birlik ve dayanışmamızı güçlendirmenin çabasındayız. Terörsüz Türkiye'ye ulaşmanın azim ve kararlığındayız. Ülkemizin güvenliği tehlikeye düşerse kim benim önüme düşecek sorusunun cevabını iyi biliyoruz. Milletimin bekası tehdit altına girerse, kimin milli kimliğin, huzurun, barışın güvencesi olacağını iyi biliyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı'nın milletimizin aradığı bu soruların cevapları konusunda doğrudan güvendiği yegane adres olduğunun sonuna kadar da bilincindeyiz. Çünkü milletimizin çarpan nabzını her şeyimizle hissediyoruz" diye konuştu.
'HER KANLI OYUNA KARŞI HAZIRLIKLI HAREKET ETMELİYİZ'
Mevcut şartlarda tedbir ve temkininin elden bırakılmaması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, "Orta Doğu'dan Balkanlara, Asya'dan Afrika'ya, Kafkaslar'dan Okyanus kıyılarına varıncaya kadar hep bir hesap, hep bir plan, hep bir istila ve şiddet senaryosu devrededir. Bu kadar geniş bir coğrafyada uyuşukluğun ve uyuklamanın sonucu erime ve esarettir. Birbirine girmenin, cepheleşmeleri diri tutmanın, siyasi ve ideolojik sertleşmeleri okşamanın mahsur ve maliyeti kahredici gelişmeleri tetikleyecektir. Su uyusa bile düşman emeller canlıdır ve cüretkardır. Unutmayınız; tehdidin küçüğü büyüğü, tehlikenin önemlisi önemsizi olmaz, olamaz. Bugün hafife alınan bir alarm, küçümsenen bir provokasyon yarınlarda korkunç badireleri doğuracaktır. Şayet vatanımızda, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti halinde bağımsız, bağlantısız, bir ve bütün olarak yaşamanın sonsuza kadar şeref yeminini tutacaksak etrafımızdaki her sarsıntıya, her saldırganlığa, her kanlı oyuna karşı proaktif şekilde hazırlıklı ve dirayetli hareket etmek durumundayız. Bize bir şey olmaz diyemeyiz. 'Abartmaya gerek yok, kim saldıracakmış, bırakın bu masalları' diyen müflis, müşrik ve münafık zihniyetlere itibar edemeyiz" dedi.
'İSRAİL'İN SALDIRISI HAKSIZDIR VE BARBARLIKTIR'
Çatışma ve savaşların birbirine eklemlenerek küresel ve bölgesel temelde kaos düzenini ikmal ettiğini işaret eden Bahçeli, "Bundan oldukça kaygı duyuyoruz. Öncelikle düşünmemiz gereken Türkiye'mizdir. İsrail'in İran'a saldırısı haksızdır ve barbarlıktır. 22 Haziran'da ABD'nin İran'ın sözde üç nükleer tesisini bombalamasıyla savaşan ülkeler hattına aktif olarak girdiği açıktır. Buna karşılık İran misilleme üstüne misilleme yapmaktadır. Burada savaş muhabirlerine benzer şekilde silahlı saldırıları tek tek anlatacak ve sırayla açıklayacak değilim. Ancak yeni bir dünya savaşıyla ilgili tahmin ve kanaatlerin yoğunlaşmasından dolayı çok boyutlu krizlere seferberlik ruhuyla odaklanmanın ertelenmez bir mecburiyet olduğunu düşünüyorum. Tahran'a, Bağdat'a, Şam'a, ezcümle diğer komşu ülke başkentlerine atılan bombaların Ankara'ya etkisi olmayacağını iddia etmek için ya cahil ya da görevli bir iş birlikçi olmak kafidir. İsrail, İran'a saldırarak Gazze soykırımını perdelemek istemiş, terörsüz Türkiye'nin tekerine çomak sokmayı tertip etmiş, korku uyandırarak komşu coğrafyaların siyonist-emperyalist kurguya göre yeni baştan tanzimini ve tasnifini planlamıştır. Coğrafyaların bombalanarak silkelenmesi, altının üstüne getirilmesi barışçıl diyalogları köstekleyecek, huzur ve istikrar özlemlerini köreltecek, vekalet savaşlarını kızıştıracak, sonu gelmeyen çalkantılar dönemini başlatacaktır" diye konuştu.
'İSRAİL, BİR TERÖR ÖRGÜTÜNE DÖNÜŞMÜŞTÜR'
Üçüncü Dünya Savaşı'nın çıkması halinde insanlık ve dünya medeniyetinin kendi kendini yiyip bitiren, yakıp yok eden canavar bir organizma durumuna düşeceğini belirten Bahçeli, "Ne yazık ki adaletsizliğin kökleşmesi, ahlaki iflas, manevi erime, insani felaket yer kürenin her köşesine nüfuz etmiş ve saltanat kurmuştur. Zora ve zorbalığa dayalı haksız güç kullanan mütehakkim ülkelerin suçu ve suçluyu, caniyi ve cinayeti kayıran sübjektif hukuk dalaveresi, güçsüzlerin haysiyeti ve insan hakları üzerine katliam şantiyesi kurmuştur. Katliam makinesi, soykırım çetesi siyonist barbarlığın bugüne kadar durmayışı, insanlık adına ve uluslararası hukuk namına hiçbir tazyik, tenkit, telin ve telkine aldırmaması yalnızca bir utanç anıtı gibi karşımızda değil, azami ölçüde uyanık olmamızı gerektiren ibret verici bir saldırganlık ve haydutluk anarşizmidir. İsrail tehdidinde tüm eşikler aşılmış, sözün hükmü hepten aşınmıştır. Otokontrolünü kaybeden sözde bir devlet şiddetin bütün düğmelerine gözü kapalı halde basmaktadır. 'Sözde devlet' diyorum. Çünkü İsrail uluslararası hukukun evrensel ilkelerine göre devlet olma vasfından hızla kopmuş, bir cinayet aygıtına, bir ölüm mangasına, bir terör örgütüne dönüşmüştür. İsrail'in hiçbir yaptırım ve cezai takibata uğramaması, alçaklığının, korkunç azgınlığının, hak ve hukuk tanımayışının başlıca motivasyonu ve moral deposudur" dedi.
'BM, ACİZ VE KORKAKTIR'
Bahçeli, şunları kaydetti: "Birleşmiş Milletler aciz, atıl, dilim varmıyor söylemeye ama korkaktır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, kahredici sessizliğe ve tepkisizliğe gömülü vaziyettedir. Uluslararası toplum derhal harekete geçmelidir. İslam ülkeleri üç maymunu oynamaktan vazgeçerek ahlaki tavrını ve tarafını erdemli ve eylemsel adımlarla berrak şekilde göstermeli, kolektif bir devreye girmelidir. Sorarım; bugün değilse ne zaman ümmet ve millet bilinci diriliş emaresi gösterecektir? Bu zulüm ve eşkıya düzeni nereye kadar sürüp, gidecektir? Elbette böyle gidemez, akan kanlara hiçbir surette seyirci kalınamaz, insanlık ve İslam vicdanının heder ve helak olmasına daha fazla iradesiz durulamaz. Birleşmiş Milletler derhal kuvvet kullanmalı, suçlular tarih ve adalet önünde cezalandırılmalıdır. Vakit kaybetmeksizin İsrail terör devletine karşı ortak bir direniş hattı kurulmalıdır. Birleşmiş Milletler operasyonel askeri gücünü sahaya sürmelidir. Bunu bölge ve dünya barışı için acilen yapmalıdır. Sadece Orta Doğu değil; dünyanın geneli bıçak sırtında, diken üstünde, belirsizliğin kapsama alanındadır. Nitekim çok dikkatli olmamız gerekmektedir."
'MUHALEFETİN OMURGASI ÇÜRÜK VE ÇÖKÜKTÜR'
İsrail'in Orta Doğu'da tarihi bir hüsran ve hezimete mahkum olmasının kaçınılmaz olduğunu kaydeden Bahçeli, şunları söyledi: "Bu gelişmeler ortadayken, Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin gelişmeler karşısındaki ilkesiz, ilgisiz, ikircikli ve iltihaplı siyaseti gerçekten de endişe verici boyutlardadır. Mahalle yanarken CHP'nin ısrarla havanda su dövmesi, kaçak güreşmesi, polemik ve dedikodu değirmenine su taşıması ayıplı bir siyasetin ucuz numaralarından başka bir şey değildir. Muhalefetin Türkiye'ye yabancılaşması, milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan dönemde hezeyan nöbetine girmesi siyaset ve demokrasi hayatımız için şiddetli bir sancıdır. İsrail ve sırtını dayadığı ülkeler, terörizmin ana sponsorudur. Bunu yok saymak demek; köleliğe razı olmak, küfre diz çökmek, zillete yaka iliklemek demektir. CHP'nin durduğu yer, Türk milletinin durduğu yer değildir. CHP'nin baktığı yer, Türkiye'nin milli hedefleriyle bir ve aynı değildir. En temel milli meselelerde uzlaşmaya yanaşmamak, düşman emellerinin vatanımıza ulaşmasına aleni çanak tutmaktır. Muhalefetin omurgası kırık, çürük ve çöküktür. Omurgasız vücut cesetten ibarettir. Biz ceset olmaya değil; aziz milletimiz, cennet vatanımız ve geleceğin Türk evlatları için dipdiri olmanın heyecanındayız. Kim ne yaparsa yapsın, hangi müfteriliğe heves ederse etsin, hukukumuzu, düşünce ve ifade hürriyetini kimler çarpıtırsa çarpıtsın iç cephemiz düşmeyecek, surda gedik açılamayacaktır. Bunun güvencesi Türk milletinin tarihi kucaklaşması ve birbirine bağlılığıdır. Her partinin Türkiye'yi önceliğine alması, yabancı başkentlerin gözüne ve kumandası altına girmek için ortam yoklamasından geri dönmesi herkesin çıkarınadır."
İlginizi Çekebilir