Zeynep ve Ünal Adıgüzel çiftinin 5 çocuğundan en küçüğü 1,5 yaşındaki Melek Adıgüzel, geçen yıl 18 Mayıs'ta ailesinin götürdüğü hastanede yaşamını yitirdi. Bebeğin ölümünün şüpheli bulunması üzerine başlatılan soruşturma kapsamında Adıgüzel çifti gözaltına alınıp, 'Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali' suçlamasıyla çıkarıldıkları nöbetçi mahkemede serbest bırakıldı. 22 Temmuz 2024 tarihli adli tıp raporunda, Melek Adıgüzel'in künt batın travmasına bağlı iç organ harabiyeti ile gelişen iç kanama sonucu öldüğü belirtildi. Adli tıp raporunun soruşturma dosyasına girmesi üzerine çift yeniden gözaltına alındı. Adıgüzel çifti, 10 gün önce 13 Haziran'da çıkarıldıkları nöbetçi mahkemede 'Kasten yaralama neticesinde ölüme neden olma' suçundan tutuklandı.
'EŞİM DARBETTİ; ENGEL OLAMADIM'
Anne Zeynep Adıgüzel, emniyette verdiği ifadesinde, yaşadıkları evin kentsel dönüşüm nedeniyle yıkıldığını bu nedenle çocuklarıyla kardeşinde yaşamaya başladıklarını belirterek, "Eşim, erkek kardeşim B. A.'nın yanında kalmaktaydı. Ancak sürekli bizim yanımıza gelir giderdi. Eşim, 1,5 yaşında olan ve olay günü ölen bebeğimiz Melek Adıgüzel'i döverdi. Evimizin yıkılması ve kardeşimin evine gideceğimiz için eşim sinirliydi. Bundan dolayı da ölen bebeğimiz Melek'in kafasına, omuzlarına, sırtına ve beline vurdu ve darbetti. Ancak ben kendisine hiçbir şekilde engel olamadım. Çünkü ona engel olmaya benim gücüm yetmezdi. Bu şiddeti Melek’e karşı zaman zaman olurdu; fakat bebeğimizi alıp yerlere kanepelere fırlattığına şahit olmadım. Ancak bebeği döverdi. Bunu kendi gözlerimle, benim yanımda yaptığı için gördüm. Ben kesinlikle bebeğimi dövmedim, vurmadım veya darbetmedim. Herhangi bir şekilde yere atmadım, düşürmedim ya da fırlatmadım. Kızımın öldüğü güne yakın bir zamanda ben ve eşim banyoda bebeğimizi yıkayıp, saçlarını keserken ve eşim kafasına eliyle vurdu. Hatta bu olaya kardeşim ve eşi de şahit oldu. Ben kızımı sadece yıkanması için tutuyordum. Kesinlikle ben vurmadım. Sonrasında eşim çocuğu alıp dışarıya çıktı. Ben çıktığımda çocuk ağlıyordu. ‘Ne yaptın dövdün mü' diye sorduğumda hiçbir şey demedi. Ancak ben çocuğumun vücuduna baktığımda morluk olduğunu gördüm. Ben kesinlikle suçlamayı kabul etmiyorum" dedi.
'AĞLAMASINA TAHAMMÜL EDEMİYORDU'
Zeynep Adıgüzel, savcılık ifadesinde de "Melek biraz huysuz bir çocuktu, çok ağlardı; eşim Ünal da tahammül edemiyordu. Ve Melek'in kafasına beline, omuzlarına, bacaklarına, yani vücudunun çeşitli yerlerine elleriyle sert şekilde vururdu. Melek'in öldüğü gün ben, ev bakmak için Melek'i uyutarak öğle saatlerinde evden çıktım. Telefonum şarjda kalmıştı. 1 saat dışarıda durduktan sonra 13.30 gibi abimin evine geri döndük, Melek evde yoktu. Abimin eşi, Melek'in hastalandığını, abimin hastaneye götürdüğünü söyledi. Biz de hastaneye gittik. Doktor gelip Melek'in kalbinin durduğunu söyledi. Ben daha önce söylediğim gibi ölüm nedeni bilmiyordum. Ben Melek'in kusma ve ishal rahatsızlığı nedeniyle öldüğünü düşünüyordum. Biz çocuklarımıza bakabiliyoruz" dedi.
İfadesinde 6 aylık hamile olduğunu da söyleyen Zeynep Adıgüzel, eşinden şikayetçi olduğunu belirtti. Ünal Adıgüzel ise suçlamayı kabul etmediğini belirterek, eşinin neden kendisini suçladığını bilmediğini söyledi. Zeynep Adıgüzel'in avukatı Mete Şahin, müvekkilinin suça iştirak etmediğini savunarak, "Kendisi hamile olduğundan koşulsuz serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Ayrıca çocuklarının devlet koruması altına alınmasını talep ediyorum" dedi. Soruşturma sürdürülüyor.
Yorum Yazın