ADANA'da ani kalp ağrısı ve nefes darlığı şikayeti ile Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi'ne giden 32 haftalık hamile kadına, aort diseksiyonu ve kardiyojenik şok tanısı konuldu. Acil ameliyata alınan annenin yırtılan aort damarı ve aort kapağı onarılırken, aynı anda bebeğin de doğumu gerçekleşti. Kadın hasta tedavisinin ardından taburcu edilirken, Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Profesörü Dr. Adem İlkay Diken, "Ülkemizde tıbbi literatürde bir ilk olup, dünyada ise 10'dan az sayıda takdim edilmiştir" dedi.
Adana'da 32 haftalık hamile kadın, nefes darlığı ve ani kalp ağrısı şikayeti ile Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi'ne gitti. Hastanede yapılan tetkiklerde kadına aort diseksiyonu ve kardiyojenik şok tanısı konuldu. Kalp Damar Cerrahisi, Anestezi ve Reanimasyon, Kadın Hastalıkları ve Doğum ile Yenidoğan Anabilim Dalı öğretim üyelerinin değerlendirilmesinin ardından hasta, acil şekilde ameliyata alındı. Aynı anda hem bebeğin doğumu gerçekleşti hem de yırtılan aort damarı ve aort kapağı onarıldı. Modern teknolojinin tüm imkanlarının kullanıldığı zorlu ameliyattan hem anne hem de bebeği sağlıklı şekilde çıktı.
KARDİYOJENİK ŞOKLA GELEN ANNE VE ZAMANLA YARIŞ
Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Profesörü Dr. Adem İlkay Diken, hastanın ilk geldiğinde yapılan tetkiklerde aort damarının patladığını, kalbi çevreleyen boşluğa da kan aktığı için kalbin baskı altında kaldığını tespit ettiklerini söyledi. Hastanın Marfan Sendromu olduğunu, erken teşhis edilmesinin hayati önem taşıdığını belirten Prof. Dr. Diken, "Marfan sendromlu hastalarda aort, normal bireylere göre çok daha erken çaplarda yırtılmaya meyillidir. Normalde aort çapının 4,5 santim üzeri riskliyken, bu hastalarda 4 santim bile hayati risk oluşturabilir. Özellikle gebelik gibi normal fizyolojinin tamamen değiştiği dönemlerde risk çok daha artar. Bu vaka örneği ile aort anevrizması olan kişilerin erken tanı almasının ve düzenli takipleri çok önemli" dedi.
'ÜLKEMİZ TIBBİ LİTERATÜRÜNDE BİR İLK'
Dakikalarla yarışarak hastayı ameliyata aldıklarını belirten Prof. Dr. Diken, "Daha önce geçirilmiş göğüs duvarı ameliyatlarının olması operasyonu daha da zorlaştırdı. Bu hasta örneği, Marfan Sendromu olan bir kadın hastada gelişen rüptüre aort diseksiyonu neticesinde aynı anda acil doğum ve kalp ameliyatının başarıyla gerçekleştirilmesi, ülkemizde tıbbi literatürde bir ilk olup, dünyada ise 10'dan az sayıda takdim edilmiştir. Hasta ve bebeği için olumlu sonuçlanan bu ağır sürecin bir parçası olmak üniversitemiz ve ülkemiz adına gurur verici olmuştur" diye konuştu.
AORTUN ÖNEMİ VE MARFAN SENDROMU RİSKİ
Aortun vücudun en büyük atardamarı olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Diken, şunları söyledi: "Aort, kalbin pompaladığı kanı tüm vücuda ulaştırmakla görevlidir. Son yıllarda artık vücudun 24'üncü organı olarak kabul edilmeye başlamıştır. Aort hastalıklarından biri olan anevrizma, damarın olması gereken çapından yüzde 50 oranında büyümesine verilen tıbbi isimdir. Örnekle, normalde 3 santimetre olan aort çapının, 4,5 santimetreyi aşması olarak tanımlanır. Anevrizmanın gelişiminde yüksek tansiyon, sigara kullanımı ve bazı genetik yatkınlık yaratan durumlar yer almaktadır. Bu etmenler, aort dokusunda yıpranmaya neden olmakta ve hayatın erken dönemlerinden itibaren aortun genişlemesine neden olmaktadır. Marfan Sendromu, Loeys-Dietz Sendromu veya Ehlers-Danlos Sendromu gibi genetik geçişli bağ dokusu hastalıkları bu durumu daha da riskli hale getirir ve daha erken yaşlarda aortta yırtılma riski oluşturur."
'ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ'
Aort anevrizması konusunda önemli uyarılarda bulunan Prof. Dr. Diken şöyle konuştu: "Yüksek tansiyon, yoğun sigara kullanımı, ailede aort hastalığı veya ani genç yaş ölüm hikayesi, bu hastalık için önemli risk faktörleridir. Genetik hastalıklar nedeniyle bu risk 20'li yaşlara kadar inebiliyor. Erken teşhis çok önemli. Çünkü yırtılma sonrası ameliyatlar, hayati riskin yüzde 70–80'lere çıktığı operasyonlar haline geliyor. Öte yandan yırtılma olmadan tanı alan hastalarda anevrizma ameliyatları güvenle ve düşük risklerle yapılabiliyor. Bu nedenle ailesinde aort anevrizması ve ani kardiyak ölüm hikayesi olan, yüksek tansiyon hastaları ve sigara tüketen, kısacası risk grubundaki bireylerin mutlaka kalp damar cerrahına başvurmaları gerekir."
MULTİDİSİPLİNER YÖNETİM BAŞARI GETİRDİ
Operasyonun başarısını sağlayan en önemli faktörün multidisipliner yaklaşım olduğunun altını çizen Prof. Dr. Diken, "Bu tür kompleks ameliyatlar sadece kalp damar cerrahisinin başarısıyla değil, güçlü bir anestezi ekibi, deneyimli bir kadın doğum ekibi, yetkin bir yenidoğan ekibi ile bu hastaların ameliyat sonrası süreçlerinde duruma vakıf, alanında tecrübeli yoğun bakım hemşire kadrosunun koordineli çalışmasıyla mümkündür. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi gibi merkezlerde bu nedenle başarı oranları tıbbi literatüre yakın seviyelerde gerçekleşmektedir" dedi.
'SANİYELER ÇOK DEĞERLİYDİ'
Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı-Perinatoloji Bilim Dalı Uzmanı Dr. Ümran Kılınçdemir Turgut ise operasyonun kadın doğum ve yenidoğan ekibi açısından önemli olduğunu belirterek, "İlk geldiğinde annenin durumu iyi değildi. Fetal değerlendirmeyi hızla yaptık ve bebeğin kalp atımlarında sorunlar olduğunu tespit ettik. Anne ve bebeğin hayatını kurtarmak için saniyeler çok değerliydi. Ameliyatta bebeği canlı olarak çıkardık ve yeni doğan ekibin teslim ettik. Ardından kalp damar cerrahisi ekibi, çok zorlu bir operasyon gerçekleştirdi. Ameliyattan 2 hafta sonra anne taburcu edildi. Bebek erken doğduğu için bir süre daha merkezimizde gözlem altında olacak” diye konuştu.
'ÖNLEM, EN ÖNEMLİ ADIM'
Özellikle kalp hastalığı olan anneler için gebelik planlamasının hayati önem taşıdığını vurgulayan Uzm. Dr. Ümran Kılınçdemir Turgut, "Genel olarak kalp hastalığı olan kadınlar, gebelik planlamadan önce kardiyoloji ve kadın doğum uzmanlarının onayı olmadan gebe kalmamalıdır. Aort diseksiyonu gibi ağır bir komplikasyonu gebelik sırasında yaşayan annelerin çoğu maalesef hayatını kaybediyor. Bu nedenle önlem, en önemli adım" dedi.
Yorum Yazın