Iraz ERDEN- MERSİN (TANIK HABER)-Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 6 aylık enflasyon oranını yüzde 19.77 olarak açıklaması tüm yurtta KESK üyelerinin tepkisine neden oldu. Mersin’de de Özgür Çocuk Parkı’nda toplanan KESK Mersin Şubeler Platformu üyeleri, “Rakamlar yalan yoksulluk gerçek!” yazılı pankart açarak TÜİK’i protesto etti. Çok sayıda sivil toplum temsilcisinin de destek verdiği eylemde KESK Mersin Şubeler Platformu dına açıklama yapan Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı Mahmut Sümbül, “Ne TÜİK’in sahte enflasyonu, ne iktidarın refah payı aldatmacası insanca yaşamaya yetecek ücret istiyoruz!” dedi.
“ALANLARDAYIZ, GÜCÜMÜZ KALMADI”
KESK’e bağlı sendikaların üyeleri olarak ülke genelinde yine alanlara çıktıklarına dikkat çeken Başkan Sümbül, “Alanlardayız. Çünkü insanca yaşama yetecek bir ücret istiyoruz. Alanlardayız. Çünkü güvenli bir gelecek, güvenceli bir iş istiyoruz. Alanlardayız. Çünkü büyükşehirlerde 12 bin TL’yi aşan ev kiralarını karşılayacak gücümüz kalmadı. Alanlardayız. Çünkü TÜİK yaşadığımız hayat pahalılığını en az yarı yarıya düşük göstererek maaş artışlarımızı adeta bir kara delik gibi yutmaya devam ediyor. Alanlardayız. Çünkü maaşlarımız, ücretlerimiz yıllardır hiç kimsenin, iktidarın kendisinin dahi inanmadığı TÜİK rakamlarına göre artırılıyor. Yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile ilgisi olmayan bu sanal rakamlar özellikle maaş zammı alacağımız dönemlerde daha da aşağı çekiliyor. Çarşıda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyon 2 ise TÜİK bunu 1 puan gösteriyor. Alanlardayız. Çünkü bunun son örneğini yaşadık. TÜİK bugün Haziranda enflasyonun aylık yüzde 3.92, yıllık yüzde 38.21olduğunu açıkladı. Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyonun ise yüzde 19.77 olduğunu açıkladı” ifadelerini kullandı.
“BUNLARDAN HANGİSİ SİZİN ENFLASYONUNUZ?”
Bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAGrup) verilerine göre ise enflasyon Haziranda aylık yüzde 8,54 altı aylık yüzde 50,53 yıllık yüzde 108,58 arttığı bilgisini veren Sümbül, “Hem TÜİK’in hem de ENAG’ın rakamları ortada. Buradan başta ücretli kesimler olmak üzere hayat pahalılığını, zam yağmurunu her gün iliklerine kadar yaşayan tüm vatandaşlara soruyoruz. Bunlardan hangisi sizin enflasyonunuz? Hangisi daha inandırıcı? İşte bunun için alanlardayız. Tüm bunlara rağmen ülkeyi yönetenler yıllardır “işçiyi, memuru, emekliyi, asgari ücrete ezdirmedik” nutukları atıyor. Oysa bizi iktidarın siparişi ile açıklanan TÜİK’in sahte enflasyon rakamları değil, yaşadığımız gerçek enflasyon, hayat pahalılığı eziyor. Rakamlar ortada. Bizi enflasyona daha nasıl ezdireceksiniz?” diye sordu.
“NUTUKTAN USANDIK”
Açıklamasını, “Alanlardayız. Çünkü yandaş konfederasyon yöneticilerinin her toplu sözleşmede iktidarın belirlediği hedef enflasyon rakamlarına imza atmasından bıktık. Yetmezmiş gibi TÜİK rakamlarına göre bile her altı ayda enflasyon farkı oluştuğu halde ‘tarihi başarı’, ‘bütçeden hakkımızı, refahtan payımızı aldık’ gibi nutuklar atılmasından usandık” diyerek sürdüren Sümbül şöyle devam etti: “Alanlardayız. Çünkü 15 derecenin 1. Kademesinde bekâr bir kamu emekçisinin eline geçen 10 bin 450 TL çoktan açlık sınırının altında kaldı. İktidarın buna 925 TL çalışmayan eş ve 325 TL tutarındaki iki çocuk yardımını ekleyerek 11 bin 800 TL olarak gösterdiği en düşük kamu emekçisi maaşı ise şimdilik açlık sınırının bir tık üzerine denk geliyor. Emekli kamu emekçileri ise açlık sınırının iki bin TL altında bir rakamla ayın sonunu getirmeye çalışıyor. Alanlardayız. Çünkü Türkiye tüm çalışanlar için bir asgari ücretliler ülkesine çevrilmiş bulunuyor. On yıl önce asgari ücretin 2,5 katı olan en düşük kamu emekçisi maaşı haziran itibari ile 8 bin 506 TL olan asgari ücretin 1,2 katına indi. Yine on yıl önce asgari ücretin 3 katını aşan ortalama kamu emekçisi maaşı asgari ücretin 1,5 katına indi. Alanlardayız. Çünkü iktidarın seçimlerden önce verdiği ‘en düşük memur maaşı 22 bin TL olacak’ sözünün üzerinden 55 gün geçti. Ama 55 gün önce önemli bir artış gibi gözüken rakam hızla erimeye devam ediyor. Türk lirası sadece son 55 günde dolar karşısında yüzde 25 değer kaybetti. Bu yılın Ocak-Haziran dönemi için maaşlarımızda toplu sözleşme artışı, enflasyon farkı, yüzde 13 refah payı toplamı olarak yüzde 30 artış yapılmasını büyük bir lütuf gibi gösterdiler. Oysa ENAG o altı ayın enflasyonunun yüzde 39 olduğunu, yani övünülen artışın gerçek enflasyonun 9 puan altında kaldığını açıklamıştı. İktidarın sanki babasının kesesinden bağışlıyormuş gibi övündüğü, yandaş konfederasyon yöneticilerinin ayakta alkışladığı yüzde 30’luk artış çoktan eridi. Bugün aynı oyun ‘en düşük kamu emekçisi maaşı 22 bin TL’yi bulacak’ vaadi ile sürdürülmek isteniyor. Üstelik söz konusu artışın tüm kamu emekçilerine, emeklilere adil bir şekilde yansıyıp yansımayacağı hala belli değil. Konuya ilişkin yasa teklifinin meclise sunulması bekleniyor. Buradan tüm kamu emekçilerine sesleniyoruz. Gelin yıllardır tekrarlanan bizi her geçen gün daha sefalete iten bu oyuna artık dur diyelim. Ne TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına, ne iktidarın refah payı aldatmacasına kanmayalım. Yandaş basının müjde haberlerine itibar etmeyelim. Önümüzdeki günlerde verilen söz yerine getirilse dahi TÜİK sahte enflasyon rakamları açıklamaya devam ettikçe, adaletsiz gelir vergisi dilimleri sürdükçe, TL döviz karşında değer yitirdikçe bugün yüksek gibi görünen maaş artışları yarın yine sefalet düzeyine inecek. Tek çözüm insanca yaşamaya yetecek ücret mücadelesini yükseltmekten geçiyor. Bunun için en düşük kamu emekçisi maaşı temmuz ayı itibari ile eş ve çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım ve yakacak yardımı gibi sosyal yardım kalemleri ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır. Bu rakam her üç ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmeli, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamları refah payı olarak eklenmelidir. Gelir vergisi birinci dilim oranı yüzde 15 ten yüzde 10’a düşürülmeli, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlar-ücretler birinci vergi diliminde sabitlenmelidir. Seçim öncesi verilen kira yardımı, mülakatın kaldırılması sözlerinin gereği zamana yayılmadan hemen yerine getirilmelidir. Bizler yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz. Bizler ulufe değil, grevli gerçek bir toplu sözleşme düzeni istiyoruz! İktidarın tek taraflı olarak çıkardığı yasalar değil, konfederasyonların, sendikaların kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz.” Başkan Sümbül, son olarak KESK’e bağlı sendikaların üyeleri olarak tüm kamu emekçilerini, emeklileri yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağırdıklarını sözlerine ekledi.
TÜİK'E SESLENİYORUZ: ELİNİZİ CEBİMİZDEN ÇEKİN
Bu arada yine Özgür Çocuk Parkı’nda bir araya gelen emekliler adına açıklama yapan Tüm Emeklilerin Sendikası Mersin Şube Başkanı Oktay Canpolat da, yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Emeklinin, emekçinin, dul ve yetimin, yoksulun insanca yaşayacağı maaş zamlarını uygulayın. Bugün emeklilerin büyük çoğunluğu açlık sınırının altında maaş alıyor. Bu durumdan utanılmalıdır Açlık sınırından söz ediyoruz! Ne kadar vahim bir durum. Buradan bütün emekli vatandaşlarımıza çağrımızdır. Maaşlarımızı insanca yaşanacak bir düzeye çekmenin yolu birleşmek ve sendika çatısı altında örgütlenmekten başka çaremiz kalmamıştır. Haklarımız için; barışçıl ve demokratik eylemliklerimizle isteklerimizi iktidar ve kamuoyunun gündemine taşımaya devam edeceğiz. TÜİK'e sesleniyoruz: Elinizi cebimizden çekin. İki elimiz yakanızdadır.
İktidara sesleniyoruz: Yoksulluğu yalan dolanla bir süre yönetmeyi beceriyorsunuz, lakin açlık yönetilemez. Emekli aç. Duyun sesimizi ve derhal maaşlarımızı insanca yaşanacak düzeye çekin.
Öte yandan çocuklarımızın eğitim haklarını kendi siyasal islamcı ideolojik ekseninize çekmeye çalışmayın. Çocuklarımızın bilimsel, demokratik, laik eğitim hakklarına dokunmayın. Çocuklarımızı, cemaatlerin girdabına sokmayın. Öte yandan altında çıkılamaz pahalılıktaki özel okullara yöneltmeyi bırakın. Basın özgürlüğüne dokunmayın. Gazetecilere dokunmayın. Merdan Yanardağ ve tüm basın emekçilerini derhal serbest bırakın. Basın emeklinin, emekçinin, dul ve yetimin, özetle fakirin fukaranın sesini duyurabileceği tek alandır. Basın sesimizdir. Sesimize dokunmayın. Baskılara son verin. Son sözümüz emeklilere:
Emekliler saflara; Tüm Emeklilerin Sendikası sizindir. Sendikal örgütlenmemize dokunulmasın. Daha güçlü bir şekilde sendikamıza sahip çıkalım. Unutmayalım ki kurtuluşumuz emek emek terlemiş ellerimizdedir. Umut, yılmadan usanmadan hakkımız olan için mücadele etmektir. Biz büyük bir aileyiz ve mutlaka kazanacağız.”
Yorum Yazın