Ölen yakınlarını asla unutmayan insanlar,
Tarih boyunca geceleri gökyüzündeki,
Yıldızlara bakarak şöyle hayal kurar, kurmuştur, kuracaktır,
-Ölen annem, babam, ağabeyim, yeğenim, oğlum, kızım,
-Şu yıldızlardan, ya da gezegenlerden hangisindedir acaba?
-Samanyolu galaksisindeki 250 milyar güneş sistemden hangisindedir?
…
-Ya da Andromeda galaksisinde midir?
-Ya da Oregon Nebulasında olabilirler mi acaba?
-Ya da evrendeki sayısız galaksilerden hangisindedir?
-Yeni keşfedilen diğer galaksideler midir?
-Ben ölünce onlarla bu yıldızların hangisinde buluşacağım?
…
-Dünyadan yıllar önce giden annemi, babamı, ağabeyimi,
-Kızımı, oğlumu, ablamı, orada bulabilecek miyim?
Hayallerine sonsuz ve inanılmaz umut katıp yaşarlar,
Tek istekleri özledikleri ölen canları olan insanlarla,
Hayallerinde o yıldızlarda gezegenlerde buluşup
Sonsuza kadar, sevdikleriyle birlikte kalmaktır,
Yaşadıkları sürece sevdikleriyle bir yerlerde buluşup,
Görüşmek istekleri, hayalleri, umutları hep devam ede,
…
Çünkü ölüm korkusu karşısında her hayal,
Her umut inanılmaz en büyük tesellidir, bu da,
İnsanı hayat sahnesinde daha çok çalışmaya,
Bir yandan inançlarını daha da yoğunlaştırmaya neden olur,
Diğer yandan kalıcı ve unutulmaz işler yaparak ayak izlerini,
Eserleriyle dünyaya ayak izlerini kazımaya yönlendirir,
…
Ancak çağ, hangi ülke, kültür, ırktan olursa olsun
Canından bir parça saydığı ölen kişinin üzerinde,
Zaman geçtikçe, anılar yavaşça hükmünü yitirmeye başlar,
Her yaşında, her nefesinde, hayatın zorladığı,
Her türlü sıkıntılarda anılar inanılmaz şekilde,
Toz bulutları şeklinde uzaklaşır sonra da silinip gider,
…
Elde olmayan nedenlerle, bir süre sonra
O ölen insanlarla ilgili yaşanan en tatlı,
En sıcak, en unutulmaz denilen tüm anılar,
Sonsuzluğa karışıp yavaşça yok olur,
-Giden canlarımın anıları bile benden uzaklaşıyor,
-Çok istememe rağmen artık ulaşamıyorum,
-En azından rüyama gelse orada görsem diye yakınır,
Ah vah etse de artık hiçbir şey çare olmaz, gidenler gelmez
O ağacın altına yeniden gitse de artık sevdiği yoktur,
“O AĞACIN ALTI” şarkısını dinlemekte çare olmaz,
...
Bu gezegende iki yüz milyon tür olduğu kabul edilen diğer,
Canlılar gibi insan da bu evrendeki doğanın şaşmaz yasasıyla,
Varlığını o yasalara göre sürdürür bu maceranın,
Asla değişmez, değiştirilemez, bir saniyesine bile hükmedilemez parçasıdır,
…
Senaryosu ve sahnesi olmayan bu serüvende,
Zamanlı ya da zamansız sevdiklerimizi maalesef
Ne yaparsak yapalım gün gelir birer birer yitiririz,
Çoğu eceliyle, bazıları kaza sonucu, arada bir cinayet, savaş,
Ya da doğal afet vs. istemeden de olsa hayattan ayrılmak zorunda kalır,
Çünkü doğal yasaya göre başlayan her şey kesin biter,
…
Ölen için ilk günlerde düzenlenen törende geride kalanlar,
Gözyaşları arasında şöyle söz verir, yemin eder;
-Seni kalbimize gömüyoruz asla unutmayacağız,
-Anılarımızda sonsuza dek yaşatacağız,
Dini törenler sırasında herkes çok üzgündür,
Ölen kedisi için bile acı çekip ağlayan insan,
Canının bir parçası dağ gibi insanı dayanamaz,
Tüm yüreklerde silinmeyen acı izleri bırakır,
…
Ölen kişinin ruhunun büyük huzur bulabilmesi,
İçin yakınları tarafından günlerce yemekler yapılır,
Günlerce gözyaşları içinde dini törenler gerçekleştirilir,
Adına okul, köprü, yol, çeşme, cami vs yaptırılır,
Park, bahçe, bulvar, cadde, meydan, sokaklara adı verilir,
Heykelleri dikilir, belgeselleri çekilir, kitaplar yazılır,
Hatta bir adım ötesinde unutulmaması için heykelleri dikilir,
…
Aradan biraz zaman geçince,
Ölen kişi önce en uzaktaki yakınlarından başlayarak,
Yavaşça unutulmaya, günlük yaşamda adı geçmemeye başlar,
Daha sonra ikinci derecedeki yakını olan amca, hala, teyze, dayı, vs sırayla her gün biraz daha öleni unutur,
Ama anne, babalar kardeşler kendileri ölünceye,
Kaybettikleri canlarını unutmaz, unutamayacaktır,
…
Birlikte yaşadıkları sürede, oluşturdukları,
Gezip gördükleri anılarının, iyi günde, kötü günde,
Hayatın her türlü engellerine karşı yaptıkları ortak mücadeleleri,
Hatta zaman geçirdikleri yerlere tekrar, tekrar giderler,
Her gidişlerinde bir öncekine göre ölen kişiyi,
Daha az hatırlarlar, anıların üstü artık tozla örtülmeye başlar,
…
Aradan bir, üç, beş, on, yirmi, elli yıl vs geçince de,
En acı veren, anılar bile artık hafızalardaki yerini,
Başka olaylara ve anılara bırakır, yerini hayat şartlarının,
Zorluklarına karşı verilen aralıksız mücadele alır,
O anılara en yakınlarındakiler çok isteseler bile artık,
Yoğunlaşamazlar, elbette unutamazlar, unutamayacaktır,
Kalanların hayatlarını sürdürebilmeleri için doğal olanı budur,
…
Anılar da istemeseler de artık o insanlardan uzaklaşır,
Tarih ve zaman isimli evrensel iki bilge insanların hafızalarında,
Geçmişte kalan ölen kişiye ait anıları sonsuza kadar silecektir,
İnanılmaz zalim olan insanlarla kedi fare gibi oynayan zaman,
İsimli hırsız geride kalanların hafızasındaki anı kayıtlarını ışık siler,
-SENİ ASLA UNUTMAYACAĞIZ, ÖMÜR BOYU YAŞATACAĞIZ diyenlerin de,
Hayattan ayrılması
Yorum Yazın
Facebook Yorum