Öyle bir girdabın içine düşüyorsunuz ki tüm hayatınız paramparça oluyor. Yaşarken yaşatılanlar aile kavramı, yakın çevre, farklı olma çabaları...
Tüm bunlar insan meziyetlerinin ana unsurlarıdır diyebiliriz.
Fakat ne zaman sosyal vurgun yiyeceğini bilemiyorsun. Her şey yolunda gidiyor diyorsunuz ki bir anda hiç ummadığınız bir oluşumla karşı karşıya kalıyorsunuz. Yalnızlaşıyorsunuz. Ne kadar bilgili olursan ol, mutlaka elinde gücü tutanlar sizi istediği gibi oynatabiliyorlar. Bir yerden yakalayıp fırlatıp kendilerince yok sayıp çöpe atabiliyorlar. Sizin yaşadığınız mekanda var olan gerçekler, istediklerince istenilen hedefe yaklaşmak daha da kolaylaşıyor. Ve biliyorsunuz hangi amaçla neden yapıldığını... Tarifi imkansız bir güç girdabından kurtulamıyorsunuz. İşte insan hayatından bir kesit.
Gücü elinde tutanlar alıyorlar birini istediği yere getiriyorlar, sosyal statüsünü en üst düzeye çıkarabiliyorlar. Yetkili ve etkili yapıyorlar. Oysa gelişmiş toplumlarda böylemi olur. İnsanın kendi düşüncesiyle hareket etme şansları var onlarda Başkaları, o insanın düşüncesi ve davranışlarına hükmedemiyor. Neden mi? Kültür ve ekonomik yapısı güçlü olan ülkeler, kendi insanlarının düşüncesine saygı duyuyorlar ve değerlendiriyorlar. Bizde ise tamamen tersi uygulanıyor. İşte gelişmişlik ve insan potansiyelinin şekillenmesi... Gücü elinde tutanlar....
Bu da benim en sevdiğim, bana ait şiirim:
İşine geleni kolladılar/
İşine gelmeyeni yolladılar/
Söz söylemek ne haddimize/
Sonra çamur atarlar bize de/
Bukalemun olmuşlardı kimse hesap sormazdı...
İlk yazım da böyle olsun. En başta söyleyeceğimi şimdi söylüyorum: MERHABA
Yorum Yazın
Facebook Yorum