Çok zor da olsa yazın bittiğini kabullenmek; işe, okula ve bireysel uğraşlarımıza geri dönmek durumundayız. Eylül sonu ekim başı hepimiz için koşturmalı bir sürecin çanlarının çalması olarak da düşünülebilir. Tabii ki bu koşturmada kendimizi de unutmamak, bireysel hazlarımızdan ödün vermemek gerekir. Bunu da kültür sanat faaliyetleriyle başarmak mümkün…
Sıcak kumlardan serin sulara atlayanımız da oldu, hissedilen kırk beş derece sıcakta çalışan ya da havaların serinlemesini bekleyenimiz de. Hele ki Mersin gibi bir yerde hava sıcaklığından yakınmamak mümkün değilken nihayetinde güzel kentimize sonbahar geldi. Tatile memlekete gidenlerin döndüğü, daha aktif bir çalışma hayatının başladığı dönem…
Bana göre sonbahar dönemi yeni bir başlangıç anlamına geliyor. Sanat bağlamında değerlendirecek olursak, tiyatroların yeniden izleyiciyle buluştuğu, sergilerin açıldığı, sanatsal etkinliklerin yeniden başladığı zamanlar. Birçok kişi bu yazımı okurken, “insanlar iş güç, para yetiştirme derdinde ne sanatı, hangi sanat” diyecektir. Bu nedenle sizlere sanatın dönemsel faydalarını da anlatmak isterim.
Özellikle Mersin’de yaşadığımız için halimize şükretmeliyiz ki sanatsal faaliyetlerin pek çoğuna kolay ve ekonomik erişim sağlayabiliyoruz. Sonralıkla da okula, işe adapte olmak adına iyi bir araç diyebilirim. Motivasyon artırıcı özelliği olduğu için bu sendromu daha kolay atlatmanıza yardımcı olacaktır. İşte ve okulda farklı bakış açısıyla sorunları çözüme ulaştırmaya, yaratıcı yönü ortaya çıkartmaya fayda sağlar. Sanatı her dönem ikinci hatta üçüncü dördüncü plana atmış olan bir toplum olmaktan vazgeçip hayatımızın merkezine koyarsak, yaptığımız iş ne olursa olsun güzel etkilerini göreceğiz. Sanata uyanmak ve bu kışa geçiş döneminde bireysel değeri sağlamak son derece önemli. O halde kentimizdeki etkinlikleri takip etme ve uyanışa geçme zamanı!
Yorum Yazın
Facebook Yorum