İsrail’in son günlerde İran’a yönelik düzenlediği hava saldırıları, sadece iki ülke arasındaki gerilimi değil, tüm bölgenin kaderini tehdit eden yeni bir krizin kapılarını aralıyor. Füze sistemleri, nükleer tesisler, stratejik hedefler... Ama bu hedeflerin hemen yanında yaşayan sıradan insanlar var. Çocuklar, anneler, yaşlılar. Kiminin üzerine bir bomba düştüğünde, dünya sadece diplomatik açıklamalarla yetiniyor.
İsrail’in Filistin’de yıllardır süregelen zulmü de hâlâ hafızalarda taze. Gazze’de yıkılmış evler, öksüz kalmış çocuklar, hastanelerde yer bulamayan yaralılar... Tüm bunlar insanlığın gözü önünde yaşanıyor. Ne yazık ki alışılmış bir çaresizlik hissi, dünya kamuoyunun tepkisizliğini besliyor.
İsrail–İran çatışması, yalnızca iki ülkenin meselesi değil. Bu savaşlar, modern dünyanın vicdan sınavı. Siyasi çıkarlar uğruna sivillerin hayatı hiçe sayılıyor. Ne barış çağrıları ne uluslararası hukuk kuralları bu gerçekleri durdurmaya yetiyor.
Bu noktada asıl sorulması gereken soru şu: Güç mü kazanıyor, yoksa insanlık mı kaybediyor?
Yorum Yazın
Facebook Yorum