MENU
  • ÇEVRE
  • DÜNYA
  • ASAYİŞ
  • DİĞER
  • RÖPORTAJ
  • KADIN
  • AKTAR KÖŞESİ
  • MUTFAK
  • SEYAHAT
  • SİNEMA
  • MUHTAR KÖŞESİ
  • BİYOGRAFİ
  • YAŞAM KOÇU
  • FUTBOL
  • BASKETBOL
  • TENİS
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • YEREL HABERLER
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • ETKİNLİK TAKVİMİ
  • BİYOGRAFİLER
  • E-GAZETE
  • RÖPORTAJLAR
  • GAZETE MANŞETLERİ
  • TAZİYELER
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
  • E-Gazete
  • Anketler
  • Nöbetçi Eczaneler
  • Firma Rehberi
  • Seri İlanlar
Tanık Haber Gazetesi31 Temmuz, 2025, Perşembe
DOLAR40.5907
EURO46.5613
GR ALTIN4307.1
ÇEYREK4491.1
Mersin
Tanık Haber Gazetesi
Tanık Haber Gazetesi
  • GENEL
  • HABERDE İNSAN
  • EKONOMİ
  • POLİTİKA
  • SPOR
  • MAGAZİN
  • EĞİTİM
  • SAĞLIK
  • TEKNOLOJİ
  • KÜLTÜR SANAT
Kapat

SEN DE KİMSİN?

Ana SayfaYazarlarMUTLU YÜREKLİ
25 Mart, 2024, Pazartesi 09:46
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt

‘Bu alemde en büyük erdem nedir?’ diye sorsalar hiç düşünmeden ‘kendini bilmek’ cevabını veririm. Nedeni; insanı diğer canlılardan ayıran, dünyaya geldiğinde doğada bakım almadan hayatta kalma becerisi en zayıf varlıkken, bulunduğu ortamı kendince şekillendirip uyumlu hale getirmesini sağlayan ‘bilinç’ in en büyük sorunsalına (ben kimim ve neden buradayım?) çıkan tek anahtar olmasıdır. Sonsuz sayıda seçenek içinde anahtarı bulmak için en pratik görünen yöntem de eleme metodudur. Kim olmadığımızı bilmek ya da ne olmadığımızın farkına varmak bu zorlu ve uzun yolculukta bizi hareket ettirecek en güvenli vasıtadır.
Bilimsel verilere göre insan, ortalama iki yaşına kadar kendisini annesinin bir uzvu olarak görür. O anki yaşam süresinin büyük kısmını aynı bedende geçirdiği için bu son derece doğal bir kabuldür. Çevreye dair algıları açıldıkça kendi bedeninin de farkına varmaya başlar. Bağımsız davranışlar gösterip geri dönüşler alarak sonuçları hızlıca kaydeder ve istediğini elde etmenin yollarını doğru ya da yanlış, öğrenmiştir artık. Yaşa bağlı sendromlar olarak ifade edilen bu değişimler yapabileceklerinin farkına varma, deneme, yanılma, kısaca ‘kendini bilmeye çalışma’ dır aslında. İlk tepki ses çıkarma, hatta çığlıklar atma şeklindedir. Tüm ihtiyaç ve istekler için standart olan bu yöntemin yerini zamanla kelimeler alır. İşler hem kolaylaşır hem de zorlaşır. Artık doğru kelimeleri seçmeyi öğrenme vaktidir. Çığlıklar azaldığı ve anlaşmak kolaylaştığı için herkes memnundur halinden ve kurallar görünürde konforlu yaşamın vazgeçilmezleridir. Derken bir zaman sonra, işler aniden tersine döner. Kelimelerin seçimi zorlaşır, konfor tanımı değişir ve çığlıklar geri döner. Bilimsel olarak beyin ve dolayısıyla vücut kimyasının değişiminin dışavurumu olarak açıklanan bu durum, yaşayanda ‘bilinç’ İ bulanıklaştırdığı için güvenlik duygusunun ve konforun kaybolduğu dönemdir. O dönemde alınan kararların dönülemez olduğu endişesi iki sonuç doğurabilir. Birincisi sürekli fikir değiştirme halinde kalıp mümkün olabildiğince çok şey denemek, ikincisi sayısız seçeneğe kendini kapatıp konfor alanını seçmek. Hangisinin daha tehlikeli olduğunu gösterecek tek uzman zamandır.
Genetik ve epigenetik faktörler nedeniyle 2 yaşında bitmesi gereken, ebeveynlerinin uzantısı olma duygusunun bir ömür boyu sürdüğüne özellikle ülkemizde sıkça şahit oluruz. Bir sonraki nesil dünyaya geldiğinde bile değişen hiçbir şey olmaz. Peki hayatının bir döneminde bu döngüyü kırabilen insanlar seçilmiş olanlar mıdır? Birtakım tesadüfler olarak nitelendirdikleri dönüm noktalarında hiç mi kişisel emekleri yoktur? İşte insanın dünya üzerinde varoluşuyla başlayan kimlik ve anlam arayışının kilit noktası budur. Farkındalık ve bilinç kader ile güç savaşında olmak zorunda mıdır? Yoksa zaten her ikisi de kaderin parçası mıdır? Tek bildiğim karar günü geldiğinde ‘kim olmadığınızı’ fark etmenizi sağlayan bir kadere sahipsek hemen üstünü çizip listenin kalanını sorgulamak üzere yola devam etmemiz gerektiği. Yoksa milyonlarca insan gibi bir sabah aynaya bakıp o ürpertici soruyu sorabiliriz:
Sen de kimsin?!!!...   Aslında bu soru doğru yolun başlangıcıdır.

 

Yorum Yazın

Facebook Yorum

MUTLU YÜREKLİ

    iletişime geç

    MUTLU YÜREKLİ

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    Twitter
    Instagram
    Youtube
    Köşe Yazarları
    ABDULKADİR KAÇAR
    ABDULKADİR KAÇAR MEZARIMDA BAHAR
    HALDUN OKDEMİR
    HALDUN OKDEMİR Yasa Dışı Bahiste 8 Milyar Liralık Tablo
    CELAL ŞENEL
    CELAL ŞENEL TAPU İŞLEMLERİ
    BEYCAN ÜÇKARDEŞ
    BEYCAN ÜÇKARDEŞ 'AŞK ADAMI' BAŞKAN!
    PERİHAN ÖZPINAR
    PERİHAN ÖZPINAR YANGINLAR
    SAYGIN ÜNEL
    SAYGIN ÜNEL ZEYTİN MADENİ
    MUSTAFA ERİM
    MUSTAFA ERİM SÖZLÜ TARİH ÇALIŞMALARI VE MERSİN
    HÜLYA YILMAZ
    HÜLYA YILMAZ KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ İÇİN KRİTİK DÖNEM
    ECEM AKKUŞ
    ECEM AKKUŞ Kalp Gözü Kapalı Olanların Dinsiz Olması Üzerine
    MUTLU YÜREKLİ
    MUTLU YÜREKLİ SU GİBİ
    RAZİYE ERDEN
    RAZİYE ERDEN Pembe pançolu küçük kızın hikâyesi
    SÜREYYA KOCADAĞ
    SÜREYYA KOCADAĞ YORULDUK…
    ZEYNEP KIZILGÜL
    ZEYNEP KIZILGÜL Ali ve Çift Terapisi: Modern İlişkilerin Kurtarıcısı
    SEMİR BOLAT
    SEMİR BOLAT ANAYASA'YI TEBDİL, TAĞYİR VE İLGA ETMEK
    NEZAKET ÇETİN
    NEZAKET ÇETİN DÖRT MEVSİM KÜRESEL ISINMA
    AYŞE DENİZ
    AYŞE DENİZ MECBURİ GÖÇ!
    ALPER ŞAHİNOĞLU
    ALPER ŞAHİNOĞLU Cumhuriyetin 100. Yılı kutlamaları.
    Tanık Haber Gazetesi
    KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

    Tanık Haber | Yazılım: Onemsoft